13 Mart 2014 Perşembe




Sevgili mutfak severler,  Mutfağımdaki Güneş'e hoş geldiniz:))  
Yemek yapmak bana göre bir sanat... Yemeğin her aşaması, bir halden bir hale geçmesi, beslenmeyle ilgili her ayrıntı benim için çok özel...Ben her ayrıntıya çok önem ve değer veriyorum. Çok severek çalışıyorum.  Mutfakta sevmeden çalışmak mümkün değil diye düşünüyorum; saatlerce uğraşıp bir eser yaratıyorsunuz ve bu eser en fazla yarım saatte tüketiliyor.  Ve bu tüketimden de keyif alıyorsunuz... Keyifli yemek yapmak, keyifli yemek yedirmek ve yemek harika bir duygu, bedeni de ruhu da besliyor.



Sağlıklı yemekler yapmak için önce pozitif olmak, severek yapmak, gülümsemek ve yemeğin dilinden anlamak gerekir. Tabii teknik olarak malzemelerin taze olması, organik olması, uygun tencere ve uygun ısıda pişmesi, hijyene dikkat edilmesi ve kişinin sağlığına uygun olması gibi ayrıntılar var. Ama ben daha farklı bir açıdan bakmak istiyorum ve en basit yemeğimi yaparken bile buna çok dikkat ediyorum. Daha doğrusu bu ben de bir alışkanlık, bir yaşam tarzı oldu, yemek yaparken adeta farklı bir ruha giriyorum; beyin dalgalarım değişiyor, sanki başka bir boyuta geçiyor, sadece yemeğimi düşünüyorum ve onu hiç yalnız bırakmayıp yemeğin enerjisiyle işbirliği yapıyorum. Şükürler olsun ki şimdiye kadar bu farkındalıkla iyi şeyler ortaya çıkardım. Çıkardım diyorum çünkü hem ben hem de yiyenler mutlu oluyor.






Mutfakta eğlenmek şart. Mutfağı bir yaratım alanı görüp heyecanlanarak, coşkuyla çalışmak, her şeye çok nazik davranmak adeta bir şiir gibi akmak güzel yemeklerin sırrı... Ben bazen onlara şarkı söylerim... bazen malzemelerin şarkısını dinlerim... Onlarla birlikte akarım ve çok mutlu olurum...  



Malzemelerle önce bir tanışmak, onları hissetmek, onlara kulak vermek, onları dinlemek, onları sevmek, saygı duymak mutfakta başarıyı artırıyor. Onların ne istediğini, nasıl bir karışım olabileceğini, hangi renklerin yakışacağını, hangi baharatları kucaklayabileceğini  hissetmek gerekir. İlk başlarda bunları hissetmeyebilirsiniz, her işte olduğu gibi yaptığınız işi sevmek ve deneyim kazanmak bunları hissetmenizi kolaylaştırır. Hani araba kullanırken ondan gelen her sesi zaman içinde tanırsınız, nedenini hemen anlarsınız ya; aynen onun gibi zamanla yemekle de bütünleşirsiniz.




Yemek yapmak ve yemek çok kutsal anlardır. Her anı şükrederek yaşamak gerekir. Tarladan sofraya gelene kadar olan yolculuğa saygı duyarak, şükrederek adeta dua eder gibi yemek yapmak,  hem bizim enerjimizi hem de yaptığımız yemeğin enerjisini yükseltir. Aynı zamanda bu özel anlar inancımızı artırır.




Bunun yanı sıra yemek yapmak bir yaratıcılıktır ve sınırsızdır. Deneyim kazandıkça daha eğlenceli hale gelir ve inanılmaz mutluluk verir. Mutfakta çalışanların, annelerin enerjileri yemeğe olduğu gibi yansır. Onun için lütfen mutluyken yemek yapın ki; yediğinizde hücrelerinize bu mutlu enerji geçsin, şifa olsun. Mutsuz, asabi yapılan yemekler insan vücuduna toksik madde olarak girer. Artık hepimiz biliyoruz ne yersek o’yuz.

Yemeği yapmak kadar sunmak ta çok özen ister! Yemek tabağı rengarenk olmalı, doğanın renklerini paylaşmalı, Tanrısal enerjiyi, sevgiyi  yansıtmalı. Yani önce gözü doyurmalı, sonra ruha hitap etmeli, mutluluk vermeli...  Tadına vara vara, her katılan malzemenin farkındalığıyla, EN ÖNEMLİSİ GÜLEREK VE NEŞEYLE yenmeli. YEMEĞE DE, YEMEĞİ YAPANA DA SAYGI DUYARAK, SEVEREK YENMELİ... Sağlıklı beslenmenin yanı sıra bunu da yapabilsek , hep mutlu ve sağlıklı kalırız diye düşünüyorum:)


Bu arada mutfakta tutumlu olmak ta çok önemli. Dedim ya tarladan sofraya kadar mucizenin yolculuğuna saygı duyarak yemek yapmak... İşte onun için hiç bir şeyi ziyan etmeden, her şeyi en iyiye, en yararlıya dönüştürerek, az malzemeden çok şey çıkarmak, abartmamak, her malzeme de Tanrıyı görmek, her şeyi onun verdiği bilinciyle her şeye nazik davranmak , şükretmek. Ve tabii bencil olmamak, paylaşmak, olmayana vermek, açları doyurmak... Bizim beğenmediğimiz ufacık bir lokmaya bile ihtiyacı olan o kadar insan var ki dünyada, ben mutfakta müsriflik yapmaya hakkım yok diye düşünürüm hep...




Mutfakta bayağı bir enerji harcarız ama aynı zamanda enerji dolarız yemek yaparken. Hele bir de yemekler pişip sofraya gelince yiyenlerin mutluluğu bizim mutluluğumuz olur, içimiz ışıkla dolar. Bütün yorgunluğa değmiştir ve afiyet olsun, helal olsun, yarasın deriz... Genelde evdekiler yemek yer, anneler doyarlar, onları doyuran yoğun mutluluktur. Ne kadar önemlidir o anlar, birlik olunur, paylaşılır, şükredilir ve teşekkür edilir. Zaten yaşamdaki en kutsal anlar, bilinci yükselten duygular; PAYLAŞMAK, SEVMEK, TEŞEKKÜR ETMEK VE ŞÜKRETMEK değil midir?


Ben, yemeğimi yaparken onunla bütünleşirim, adeta trans halinde, başka bir şeyle ilgilenmeden, telefona bile cevap vermeden yaparım. Kızlarım bazen yanıma gelip ‘anne bizi duymuyor musun’ derler. Gerçekten çoğu zaman duymam. Mutfakta bir şey yaratmak için tamamen ona konsantre olmam gerekir. Bu benim çalışma tarzım, genelde her işimi böyle yapıyorum galiba:))




Naçizane size tavsiyem, yemek yaparken yemeğinizi yalnız bırakmayın; başından sonuna kadar onunla ilgilenin, ne durumda olduğuna bakın. 

Kısacası yaratma sürecinde, güzel bir şey ortaya çıkarmanın sırrı ; onunla bir olmak, onu çok iyi hissetmek, sevgiyle yapmak ve her anın farkına varmaktadır. Herhangi bir iş içinde, yemek için de bu böyledir diye düşünüyorum.

Hepinize baharatı bol sevgi olan yemekler ve başarılar :))
                                                                                Mina Çiğdem







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder